20 Mart 2024 Çarşamba

Nur Yüzlü İhtiyar Kuyumcuda

Nur yüzlü ihtiyar bir adam şeyh edasıyle kuyumcuya girdi.  Kuyumcu saygıyla karşıladı.

İhtiyar dedi ki: -Ben senin sevabınım..!

Kuyumcu güldü ve alaycı bir şekilde: "Pırıl pırıl bir yüzün olduğu doğru, ama bir sevabın böyle görüneceğini hiç düşünmemiştim!"

Bu sırada genç bir çift dükkana girerek altın siparişi verdi.

Kuyumcu siparişi hazırlarken  oturmalarını söyledi.

Genç hanım gidip yaşlı şeyhin kucağına oturdu..kuyumcu şaşırdı ve kadına sordu: Neden  şeyhin kucağına oturdunuz?

Genç hanım şaşkınlıkla: -"Hangi şeyh?" iyi misiniz siz?Neden bahsediyorsunuz? Burada kimse yok ki. 

Bize bu siparişimizi verecek misiniz, vermeyecek misiniz?

Şaşıran ve utanan  kuyumcu genç çiftin altınını vererek parayı aldı ve genç çift dükkandan ayrıldı.

Şeyh kuyumcuya dönerek şöyle dedi: -Beni senden başka kimse göremez ve bu ancak salih ve iyiler için mümkündür.

O arada başka bir erkek ve kadın girdi ve aynı hikaye tekrarlandı.

Şeyh kuyumcuya  -Ben senden bir şey istemiyorum! Rızkınızı artırmak için bu mendili yüzünüze sürün..

Kuyumcu mendili kutsal ve ruhani bir tavırla aldı, kokladı ve yere yığıldı.

Şeyh ve arkadaşları bütün para ve altınları alarak kaçtılar. 

4 yıl sonra Şeyh kılıklı bu adam, 2 hırsız sözde çift hırsız ve 2 polis  dükkâna girdiler..

Polis memuru, Şeyh ve kuyumcuya hikâyeyi sordu ve sırayla hikâyeyi anlattılar.

Polis memuru "Tabii ki sahneyi aynen tekrarlamalısınız" dedi ve şeyh mendili kuyumcuya verdi ve kuyumcu koklayıp ovuşturdu ve anında yere düştü ve bu kez şeyh, polis ve arkadaşları dükkânı tekrar soydular...

Sonuç ; Her 4 yılda bir seçimler tekrarlanıyor ve biz millet olarak şeyh kılıklı soyguncular tarafından aynı hikayelerle kandırılarak  soyuluyoruz.

Ve hiç de akıllanmıyoruz..

Seçimler yaklaşırken altınlarınıza dikkat edin. ⚠

23 Aralık 2023 Cumartesi

Ey Özgürlük

 

Karnataka'daki kombaru tapınağı'nın bitişiğinde, bir leopar bir köpeği kovalar. 

Köpek önde, leopar arkada bir tuvalete girerler, kapı dışarıdan kapanır ve ikisi içeride sıkışırlar. köpek korkudan bir köşeye çekilir, havlamaya bile cesaret edemez.

Leopar, tek hamlede köpeği parçalayıp yiyebilecekken bunu yapmaz. Üstelik de açtır.

İki hayvan kendi köşelerinde sessizce beklerler. 

12 saat sonra leopar uyutularak oradan çıkartılır. 

Soru şu: neden aç leopar, bu kadar kolay bir lokma haline gelmişken köpeği yemekten vazgeçti? 

Uzmanlar soruya şu yanıtı verir: vahşi hayvanlar, özgürlükleri konusunda çok hassastır. özgürlükleri ellerinden alındığında derin bir üzüntü duyarlar ve açlığı unuturlar. 

Bir vahşi hayvanın özgürlüğü elinden alındığında açlığı unuturken; hakları kısıtlanmış, özgürlükleri ellerinden alınmış insanların, sırf ekmeklerini kaybetmemek adına her türlü zulüm karşısında susmaları çok acı değil mi?

Agave Kaktüsü

 

Meksika’da çölde yetişen bir tür kaktüs vardır. Agave Kaktüsü…

Bu kaktüs tekilanın hammaddesi olduğu gibi, yapraklarında da Sisal denen ipeksi bir iplik var ve ipekten daha pahalı bir kumaşın yapımında kullanılır.

Bir gün bir işadamı bu kaktüslere yatırım yapmaya karar verir.

Büyük bir fabrika kurar, büyükçe ve verimli bir tarlada kaktüsleri yetiştirmeye başlar.

Kaktüsleri orada daha büyük ve daha bol yapraklı yetiştirmek için her türlü fedakârlığı yapar.

Kaktüsleri bol vitaminler ve zenginleştirilmiş gübrelerle besler.

Çabaları sonuç verir, daha iri ve yaprakları daha büyük bitkiler elde eder.

Sıra yaprakların içindeki iplikleri toplamaya gelir. İlginç bir olayla karşılaşırlar; hemen hemen tüm kaktüslerde bu iplikler kaybolmuştur!

Yapraklar daha iri olmuş ama içlerindeki iplikler kaybolmuş.

Buna bir türlü anlam veremez ve işadamı büyük bir zararla fabrikayı kapatmak zorunda kalır.

Ama olayın sebebini öğrenmek ister ve sorunun peşini bırakmaz. Sonuçta Amerikalı bir bitki biyoloğu ile anlaşır.

Bitki biyoloğu çöle gider, bu tür kaktüslerden birinin yanında çadır kurar ve bir-iki ay kaktüsü gözlemler, inceler ve sonuçta bir rapor yazar.

Raporda şu ifade yer alır;

“…bu ipliklerin ortaya çıkma sebebi çölün çetin ve zor koşullarıdır.

Siz bu kaktüsü rahat bir ortama yerleştirmekle bu yeteneğinden etmişsinizdir…. “


Çocuk yetiştirirken, eğer ona kötülük yapmak istiyorsanız her istediğini verin.


Eğer iyilik yapmak istiyorsanız, bırakın bazı sorunlarını kendisi çözmeye çalışsın…

Bunu Yaparken de kendisini geliştirsin…


Anooshirvan Miandji

17 Aralık 2023 Pazar

Bireysel Özgürlüğün Kötüye Kullanımı



"Bu fotoğraf bireysel özgürlüğün kötüye kullanımına çok güzel bir örnektir. 

Turtadan bir dilim alan insan özgürce kendi payını almıştır.

Ve evet doğrudur hakkından fazlasını almamıştır belki

Ama kendi payını alırken diğerlerinin kendi paylarını almalarını zorlaştırmıştır.

Hatta adaletsizliklere neden olmuştur. 

İşte kendi özgürlüğümüzü kullanırken diğerlerine zarar veriyorsak ve adaletsizliklere yol açıyorsak bu bireysel özgürlüğün kötüye kullanımı olur.

Ve bu turta fotoğrafı bunu çok iyi anlatıyor...

"Adalet aritmetik değil, geometriktir." 

-Platon

9 Aralık 2023 Cumartesi

Yalnızlık

 

Bir gün insanlardan kaçan, yalnız yaşamayı tercih eden yaşlı bir adama sorarlar.


“Sürekli yalnız olmaktan bıkmıyor musun?”


Yaşlı adam  cevap verir:

" Yapacak çok işim var. İki şahin eğitmem gerekiyor. 

Ve iki kartal. 

İki tavşan sakinleştirmek ve yılanı eğitmek. 

Eşeği  motive etmek ve aslanı evcilleştirmek.”


”-Ama senin etrafında hiç hayvan göremiyoruz!” 

“-Neredeler?”


“Onlar içimizde yaşayan hayvanlardır.”


"İki Şahin" gördükleri her şeye saldırıyorlar. 

İyi-kötü, faydalı-zararlı onlara ayırt etmeyi öğretmeliyim. Çünkü onlar benim GÖZLERİM.


“ İki kartal" dokundukları her şeyi mahvediyor, yaralıyor, parçalıyorlar. Onlara hizmet etmeyi ve zarar vermeden yardım etmeyi öğretmeliyim. Çünkü onlar benim ELLERİM.


“Tavşanlar" her zaman korkarlar, kaçarlar ve saklanırlar. Onları sakinleştirip, zor durumlarla başa çıkmayı öğretmeliyim, beladan kaçmayı değil. Çünkü onlar benim AYAKLARIM.


En zor kısmı "yılanı" izlemek. 

Sıkı bir kafeste, güvenli bir şekilde kilitli olsa da her zaman saldırmaya, sokmaya, yakın olan herkesi zehirlemeye hazır. Bu yüzden onu takip edip, disiplinli olmalıyım. Çünkü bu benim DİLİM.


“Eşek" herkesin bildiği gibi çok inatçı, sonsuza kadar yorgun ve işini yapmak istemiyor. Bu yüzden ona şükretmeyi ve akışta olmayı öğretmeliyim. Çünkü bu  benim VÜCUDUM.


Ve sonunda kral olmak ve herkese emretmek isteyen bir "aslanı" evcilleştirmek istiyorum. Gururlu,  kibirli ve dünyanın kendi etrafında dönmesini istiyor. O aslanı terbiye etmeliyim. Çünkü bu benim EGOM.”


“Gördüğünüz gibi yapacak çok işim var”


Soru sorulan yaşlı  adam,

Lev Nikolevic TOLSTOY'dur.



3 Aralık 2023 Pazar

Bu Kabağın da Bir Sahibi Var

 


Vaktiyle bir derviş, nefs ile mücadelenin sonuna gelir. Meşrebin usulünce bundan sonra her türlü süsten, gösterişten arınacak ve varlıktan vazgeçecektir. Fakat iş yamalı bir hırka giymekten ibaret değildir sadece. Her türlü görünür süslerden arınması gerekmektedir. Saç, sakal, bıyık v.s Derviş usule uygun hareket eder ve soluğu berberde alır.


– Vur bakalım usturayı berber efendi.. der.


Berber dervişin saçlarını kazımaya başlar.Başının sağ kısmı tamamen kazınmıştır ki daha sol tarafa geçmeden, oraların sahibi olduğunu iddia eden yağız mı yağız, bıçkın mı bıçkın bir kabadayı içeri girer. Doğruca dervişin yanına gelir ve başının kazınmış olan kısmına okkalı bir tokat atarak;


– Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım diye kükrer.


Dervişlik bu, “sövene dilsiz, vurana elsiz” olmak gerek… Kaideyi bozmaz derviş, ses çıkarmaz, usulca yerinden kalkar.


Berber mahcuptur ancak korkudan ses çıkaramaz.


Kabadayı koltuğa oturur, berber traşa başlar.


Fakat küstah kabadayı traş esnasında da sürekli aşağılar dervişi, alay eder “Kabak aşağı, kabak yukarı”…


Nihayet traş biter, kabadayı dükkândan çıkar. Henüz birkaç metre gitmiştir ki, gemden boşanan bir at arabası yokuştan aşağı doğru hızla üzerine gelir. Kabadayı şaşkınlıkla yol ortasında kalakalır.


Derken iki atın ortasına denge için yerleştirilmiş o uzun sivri demir lazık kabadayının karnına dalıverir. Kabadayı oracığa yığılır kalır. Ölmüştür. Görenler çığlığı basar.


Berber ise şaşkın bir kabadayıya bir dervişe bakar. Gayri ihtiyari;


– Biraz ağır olmadı mı derviş efendi? der.


Derviş, mahzun ve düşünceli…


– Vallahi gücenmedim ona, hakkımı da helal etmiştim. Amma velâkin gel gör ki bu kabağın da bir sahibi var , herhalde O bu işe çok gücenmiş olmalı..

25 Ekim 2023 Çarşamba

Ele Geçirilen Topraklar Nasıl Kontrol Altında Tutulur?

 

Büyük İskender, büyük düşünür Aristo'ya danışır:

"Ele geçirdiğim topraklardaki insanları da ele geçirmek istiyorum"   dedi. "Onları da egemenliğim altında tutabilmek için neler yapmalıyım.?"

Aristo önce, bu konuda onun ne düşündüğünü öğrenmek ister.

Büyük İskender, yapmayı düşündüklerini şöyle sıralar:

1 - Ülkenin ileri gelenlerini sürgüne gönderebilirim.

2 - Ülkenin ileri gelenlerini cezaevine sokabilirim.

3 - Ülkenin ileri gelen kişilerini kılıçtan geçirebilirim.

Büyük düşünür, İskender 'i dinledikten sonra şu karşılıkları verir :

1 - Ülkenin ileri gelenlerini sürgüne gönderirsen, gittikleri yerde toplanıp, sana karşı başkaldırırlar.

2 - Onları cezaevlerine kapatırsan, cezaevleri birer kültür merkezine dönüşür, buralarda aklını kullanabilen militanlar yetişir.

3 - Onları kılıçtan geçirirsen, sonraki kuşak intikam hırsıyla büyür ve senin tahtını sallamaya başlar.

Büyük İskender, kesinlikle bir çözüm olması gerektiğini ve bunu büyük düşünür Aristo 'dan beklediğini bildirir.

Aristo, bu ısrar karşısında şu öğütte bulunur :

"Halkın arasına nifak tohumları ekersin, onları birbiriyle önce kavga, sonra savaş edecek duruma getirirsin. Halk bu kıvama geldiğinde, duruma el koyarsın ve kendini hakem olarak kabul ettirirsin. Her iki tarafta senden bir çözüm beklediğinde sen, çözüme giden tüm yolları tıkarsın.

Kısa bir süre sonra halkın, kendi isteğiyle senin egemenliğin altına girdiğini göreceksin...

Kaynak: Nurcan Gür, Bütün Dünya Dergisi, Başkent Üniversitesi Kültür Yayını, sy. 2009 / 10, s.98

Nur Yüzlü İhtiyar Kuyumcuda

Nur yüzlü ihtiyar bir adam şeyh edasıyle kuyumcuya girdi.  Kuyumcu saygıyla karşıladı. İhtiyar dedi ki: -Ben senin sevabınım..! Kuyumcu güld...