08 Kasım 2010

Bilgiye Hâkim Olan Dünyaya Hâkim Olur mu?

           "Sıradan insanların erişemeyecekleri işleri başarmasına imkân veren şey, önceden bilmektir." Atatürk
  1. Size kısaca Bilgi Yönetimi disiplininde bir uygulamadan bahsetmek istiyorum. "Su Sebili Teoremi". Ben buna "Çay Ocağı Teoremi" diyorum.
  2.  Konuya giriş olması açısından her kişi/kurum/organizasyonun indirgemeci bir bakış açısıyla iki temel sorunsalı olduğundan söz edildiğini aktaralım. Bunlar; etkinlik ve verimliliği artırmak. Bu konular, organizasyonların çalışma alanlarına göre farklı öncelikler alabilir. Sağlamasını yaparsak; aracımıza koyduğumuz 1 liralık benzinle, konforlu 1 milyon km yol yapabilseydik dünyada zaten sorun kalmazdı. Peki bu ana sorunlarla uğraşan organizasyonların elinde ne var? Birincisi somut sermaye: Elle tutulur/gözle görülür bina, teçhizat, iş gücü, para vs., vs. Bu boyut incelememizde ihmal edilebilir. Çanakkale Savaşı yıllarında yaşadığımız yokluk vb. sıkıntılar karşısında Atatürk: "Sorun para sorunu değil, akıl sorunu." diyor. Bir arkadaşımın söylediği gibi ben de diyorum ki: "İnsanın aklı tıkalıdır yolu değil."
  3. Kurumun somut sermayesinin yanında bir de soyut sermayesi var. Soyut sermaye değerler ve bilgi alanı üzerinde yeşerir. Soyut sermaye; değerler, bilgi, kurumsal kimlik, imaj, itibar vb. soyut alanları kapsıyor. Bu alanda olmazsa olmaz değerlerdir. Ordunu, silahını, paranı, topraklarını, her şeyini kaybedersin, hatta Sakarya doğusuna çekilirsin. Değerlerini koruyabilmişsen yeniden can/hayat bulursun.
  4. Şimdi, son zamanlarda artık IQ (Mantıksal/Akademik Zeka)'ya nazaran önceliği kabul gören duygusal ve etik zeka konusunda bildiklerimizi şöyle bir zihnimizden geçirelim ve konunun kalbine girelim.
  5. Kurumun soyut sermayesinde yer alan bilginin bir kısmı (Bu çok küçük bir bölümdür.) kuruma mal edilebilmiş, kurumsallaşmıştır ve açık bilgi diye tanımlanır. Bunlar saklama araçlarında (Kitap, CD/DVD, klasör, bilgisayar vb.) bulunur. Ama bilgi sermayesinin asıl önemli olanı ve değer ifade edeni çalışanların beynindedir. Çalışanların, güçlü oldukları alanlar, tecrübeleri, birikimleridir, vb. Biz buna örtük bilgi diyoruz. Geçmişte "Bilgiye hâkim olan dünyaya hâkim olur." görüşü evrimleşerek "Kurumsal başarının anahtarının; kişilerin beyninde olan örtük bilginin açığa çıkarılması, bilginin kurumsallaşması ve ortak aklın yaratılmasında yattığı" görüşü akademik çevrelerce kabul görmektedir.
  6. Kuvvet çarpanı olan örtük bilginin açığa çıkarılmasında en büyük araç, "Çay Ocakları"dır. Eğer organizasyon sağlıklı bir yapıda ise, çalışanlar kurumunu benimsiyorsa, insanlar doğal eğilimleri gereği molalarda çay ocaklarında toplandıklarında (bazılarınca işten kaytarıp goy goy, geyik, vb. yaptıklarında) ister istemez işlerini de konuşurlar, birbirlerine tecrübelerini-pratik uygulamalarını-sorunlara çözüm yollarını aktarırlar ve yöneticilerini eleştirirler. İşte bu, kurum için paha biçilmez bir servettir.
  7. O yüzden teknolojik alanda gelişmiş ülkelerin kurumları, mesela Japonlar ülkemize de ailecek geliyor, bol bol kalıpların dışına çıkarak informel ortamlarda beş yıldızlı otellerde yiyip-içip(Aslında bu arada kurumsal servetlerini katlıyorlar.), eğleniyorlar. Bizim kültürümüzde de artık yer bulan  neşeli saatler (happy our) uygulaması da böyle bir uygulama.
  8. Herhâlde bundan sonra; çeşme başlarında, sigara içme alanlarında, çay ocağı başlarında sohbet edenlere farklı gözle bakarsınız. Yöneticilerin de, örtük bilgilerin açığa çıkması için daha fazla gayret gösterip olumlu yönetim iklimi yaratılmasını desteklemesini umuyorum.
          Paylaşmak güzeldir...


Her Zaman, Her Yerde Kalite

      Sıfır hata için, etkinlik ve verimliliğin sağlanıp sürdürülebilmesi için olmazsa olmaz alt eşik Toplam Kalite Yönetimi(TKY)'nin uygulanmasıdır. Diğer modern yönetim sistemleri TKY zemininde kök salabilir. Birçoğumuzda önceki kabuk uygulamalarla yerleşen olumsuz önyargılardan, TKY felsefesi ve olumlu uygulamalarını inceleyerek bir an önce kurtulmalıyız diye düşünüyorum.

       Hayatınızdan kalite eksik olmasın...




07 Kasım 2010

Hedef

"Gelecekte başarılı olmanın yolu geleceği hazırlamaktan (şekillendirmekten) geçer."

-   Geleceğe hazırlanmak; vizyoner (ülkü temelli vb. her nasıl adlandırılırsa) bakış açısı ve belirlenen vizyon ışığında ana hedefler, bu hedeflerin altında alt hedefler ve en altta da her şeyin proje yönetim mantığı ile planlanıp/yürütülmesi gerektiğinden projelerden oluşan, adete lego mantığı ile tasarlanmış bir piramit yapılanması ile sürekli gelişimi sağlayan bir tasarım içinde çalışmayı zorunlu kılar.
-   Peki hedef belirlerken ana kriterlerimiz ne olmalı? Bir fikir vermesi açısından size "SMART" yöntemini aşağıda sunuyorum...
  • Specific (Kişiye, organizasyona vb. özel mi) mi?
  • Measurable (Ölçülebilir) mi?
  • Achievable (Ulaşılabilir, mümkün ama zorlayıcı) mı?
  • Reasonable (Gerçekçi) mi?
  • Time (Zamanlı) mı?
   +   Hedeflerinizi  bu kriterler ışığında belirlerseniz hedef niteliği taşır. Yoksa anlam ifade etmeyebilir.
   +   Enver Paşa ile Atatürk arasında en temel farklardan biri hedef belirlerken Enver Paşanın hedef kaynak dengesini (Zorlayıcı ama mümkün de olmalı) sağlayamaması, öte yandan Atatürk'ün bu dengeyi yakalaması diyebiliriz.
   +   Bütün gelişmelerin temelinde vizyon(ülkü) yatar. "Kızıl Elma" hedefi olduğu için Türkler batıya açılmış yüzlerce yıl dünyaya hakim olup, olumlu kültürü ve barışı dünyaya yaymıştır.
         Umudunuz tükenmesin...


05 Kasım 2010

Gelecek

         "Gelecekte başarılı olmanın yolu geleceği hazırlamaktan geçer."
  1. Gelecek bilimi, bilimsel tahmin, fütüroloji, ütopya... her nasıl adlandırılırsa adlandırılsın, geleceğe yönelik perspektifler sunmak ve ufkun ötesini görmek millet olarak esenlik ve gönencimizin sağlanması için ayrı bir değer taşımaktadır.
  2. Başta internet olmak üzere literatür taraması yaptığınızda; geçmişte yapılan bilimsel araştırma ve geliştirme faaliyetlerinin teknoloji, sosyal, siyasi yaşam vb. hayatımıza yansımalarını ve hâlen devam edenlerde de gelecekteki yansımaları hakkında öngörüleri ortaya koyan çok sayıda çalışmaya ulaşabiliriz.
  3. Diğer istihbarat servisleri gibi CIA'da "Küresel Geleceğin Haritası-2010 Tahmini" vb. raporlar yayımlamaktadır. Söz konusu raporlar çevresinde de beyin fırtınaları yapılmaktadır. Bu tür raporların yorumları ile birlikte okunmasının verimli olacağını değerlendirmekteyim.
  4. Bir büyüğüm derdi ki; "Tavuk bile önüne atılan çer çöp, kum-taş parçaları içinden kendisi için yararlı olan yemi ayıklar ve kursağına indirir." Sorgulayıcı kişilik ve bilimsel bakış açısını anlatan güzel bir kısas.
  5. Bazı çevrelerce yukarıda belirttiğim benzeri raporlarla, kitap, film, TV vb. kitle iletişim araçları ve diğer boş vakit geçirme araçlarıyla kamuoyunun kendi hedefleri doğrultusunda yönlendirilebileceği, kirletilmiş ve yönlendirilmiş malumatların belli bir amaca hizmet edecek şekilde sunulabileceğini de hatırlatmayı bir borç bilirim. Ancak sizlerin tecrübe ve aydın birikimlerinizin süzgecinden geçirilerek bu tür çalışmaların incelemeye ve okumaya değer olduğunu düşünüyorum.
          Sağlıcakla kalın...


04 Kasım 2010

Rehberimiz Ne Olmalı?

- Milletimiz için "dinamik ideal" yolunda en uygun(rasyonel) hareket tarzlarının esasları, Atatürk'ün hayat çizgisi ile doğma ve kalıplaşmamış ideoloji olmayan Atatürkçü Düşünce Sistemi'nde mevcuttur. Atatürkçü Düşünce Sistemi bugünün ve geleceğin ihtiyaçlarını karşılayacak yeterliliktedir.
"Ben manevi miras olarak hiçbir ayet, hiçbir doğma, hiçbir donmuş ve kalıplaşmış kural bırakmıyorum. Benim manevi mirasım bilim ve akıldır." (Atatürk)
- Atatürkçü Düşünce Sistemi'nin anlaşılması, bireylerin özümseyerek hayatın her alanında kullanması, cumhuriyetin yaşatılmasının ve geleceğimizin teminatıdır. Bu amaçla da ilk önce Atatürk'ün ebedi eseri Nutuk'tan istifade etmek ve bu sayede her vatandaşın Nutuk'u okuması ve Nutuk'tan içinde bulunduğumuz dönemde yaşanan sorunların çözümünde vb. diğer millî konularda da yararlanılmasının gerekli olduğunu düşünüyorum.
- Atatürkçü Düşünce Sistemi'nin önemli işaretleri Nutuk'ta yer almaktadır. Eğitim sistemimizde Nutuk'tan faydalanılmasının;
+ Geleceği inşa edecek çocuklarımız ve gençlerimize ışık tutacağı,
+ Farklı bakış açılarıyla incelenerek eğitim çıtasını yükselteceği,

+ Ayrıca geçmişin, günümüzün ve geleceğin daha sağlıklı irdelenmesini sağlayacağı kıymetlendirilmektedir.

Hoşça kalın...


          

03 Kasım 2010

Selam ve Saygılarımla



- Toplumun esenliği ve gönencinin, olumlu bir kültür ve felsefi birikimin üzerine oturduğunu düşünüyorum.

- Toplumun kültürel ve felsefi birikimine bir zerre de olsa katkı sağlamak maksadıyla, hayatı daha iyi anlayabilmek için bakış açımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

- Gelişmiş toplumların; organik, örgütlü toplumsal alt yapılardan ve sürekli öğrenen bireylerden oluştuğu varsayımından hareketle yaşam boyu öğrenme için, hayatı daha iyi değerlendirmek için iletişim ve paylaşımın önemli olduğunu düşünüyorum.

- Bundan sonra da talep gelirse, çay molalarında da olsa üç-beş satır bi'şeyler yazarak (kısa kısa) paylaşmak arzusundayım.

- Unutmadan, yazdıklarımın tamamen şahsi görüşlerim olduğunu belirtmek istiyorum.  Benim söylediklerimin değil, nasıl algılandığının önemli olduğunu bilerek Nasreddin Hoca misali herkes nasıl anlıyorsa kabulümdür. Çünkü her yazılanın(iletişim kapsamında mesajın); zaman, mekân, gereksinim ve niyet boyutuyla değerlendirilmesi - eğitim seviyesi, kültür yapısı, konu hakkında uzman/sorumluluk sahibi, konuya ilgili veya dışarıdan ilgisiz vb. çeşitli tasniflemelere göre düzey (Burada düzey üstünlük anlamında kullanılmamaktadır.) yaklaşımı ile ele alınması gerektiği inancındayım. Kısaca; günümüzde değil sosyal bilimlerde, doğal bilimlerde bile mutlak doğrular yokken farklı algılamalara saygı duyuyorum.
 Sevgiyle kalın...

İpe Un Sermek

  Vakti zamanında Anadolu’nun bir köyünde tembelliğiyle nam salmış bir adam yaşarmış. Bu adam, ne zaman bir iş verilse türlü bahanelerle o i...