Eski zamanda, hırsızın biri, soymak için girmeye çalıştığı evin balkonuna tırmanırken, balkonun korkuluğu kopmuş ve hırsız yere düşerek kolunu kırmış.
Hırsız, hem suçlu hem güçlü, hemen koşmuş Kadı’ya; "Bunlar benim kolumu kırdılar.” diye kükreyip, şikayet etmiş.
Kadı, ev sahibini çağırmış karşısına.
Ev sahibi; “Kabahat benim değil efendim” demiş “balkon korkuluğunu marangoz yaptı.”
Marangoz çağrılmış huzura ve marangoz;” Kabahat bende değil kadı efendi” demiş” tam çiviyi çakacakken yeşil elbiseli bir kadın geçiyordu. Elbisesinin rengi o kadar göz alıcıydı ki, ona bakayım derken çiviyi boşa çakmışım.”
Bu kez de yeşil elbiseli kadını çağırmışlar huzura; “ Benim bir kabahatim yok” demiş kadın, “Elbisenin kumaşını boyayan boyacı asıl suçludur.”
Boyacı kendini bir anda Kadı’nın karşısında bulmuş.
Kadı sormuş; “Bu elbisenin kumaşını sen mi boyadın?”
Olan bitenden haberi bile olmayan boyacı cevap vermiş; “Evet kadı efendi.”
Kadı hiddetle konuşmuş;” Tez atın bu şerefsizi zindana!”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder