24 Ocak 2016

Ortak Platform - Vizyonumuz



3C Vizyonumuz:

- Kendisine ve çevresine zarar vermeyen (Doğa, canlı-cansız varlıklar arasında etkileşim ve dengeyi gözeten),
- Topluma olumlu katkılar sağlayan bireylerden oluşmuş,
- Değerlerin hâkim olduğu,
- Sağlıklı yapılanmış uygar toplumu inşa ederek insan onuruna yaraşır şekilde yaşamaktır.

Ortak Platform - Logo

Logo

- Merkezdeki işaret, "İnsan Hakları" işaretidir. Hareketimizin insan odaklı olduğunu sembolize ediyor.
- İnsan hakları işaretinin dışındaki çember "ortak aklı yaratmak" hedefimizi sembolize ediyor
- En dıştaki işaret "milyon çarpanı"dır, Biz olmayı, çoğalmayı ve aydınlanmanın yayılmasını sembolize ediyor.

Ortak Platform - Temel Değerlerimiz


2C Temel Değerlerimiz:
1. Sevgi
2. Kişisel Bütünlük
3. Gerçeğe Saygı
4. Hakkaniyet
5. Topluma Hizmet
6. İnsan Onuruna Saygı
7. Hoşgörü
8. Farkındalıklara Saygı
(Sınırlı ortak paydamızdır. Olmazsa olmazlarımızdır.
1-6 Robert Edgerton, msxlabs.org/forum/kultur)

Ortak Platform - Amaç



1C Amaç:
- Layık olduğumuz gibi yaşamak,
- Şeffaf yönetişim modeli oluşturmak,
- Adil ve dengeli yapıyı kurmak,
- Değerleri hâkim kılmak,
- Katılımcı demokrasiyi sağlamak,
- Özeleştiri kültürünü yerleştirmek,
- İnsan onurunu korumaktır.

(Yönetişim: Yönetimde katılımcılığı esas alan, karşılıklı kontrol mekanizmalarının işletildiği, kendi kendini yönetmeyi esas alan, demokratik bir model.
(İnsan onurunu korumak kapsamında; insan en değerli varlıktır. İnsan; kendini, diğer insanları, diğer canlıları severse, var ederse değerini yüceltir.)

29 Aralık 2013

Ortak Platform

 

   Aydınlanma Çağı, akılı kurucu ilke olarak benimseyerek, tüm toplumsal yaşamın ve düşünüşün buna göre şekillendirilmesine yönelinen dönemdir. Kant, aydınlanmacılığı, "aklı kullanma cesareti" olarak tanımlandığında, genel olarak Aydınlanma Çağı'nın felsefesini vermektedir. 18. yüzyılda Avrupa'da ortaya çıkıp gelişmiş ve "aydınlanma" fikriyle yaygınlaşmıştır.

  Aydınlanma çağının ana fikri, akıl aracılığıyla doğru bilgilere ulaşılabileceği ve bu doğru bilgi ile de toplumsal yaşamın düzenlenebileceğidir. Öte yandan bilim alanındaki önemli gelişmeler de aydınlanma çağına öncülük eder ve bu çağda ayrıca çok yoğun yeni bilimsel gelişmeler kaydedilir. Daha 15. yüzyıldan itibaren meydana gelmeye başlayan yeni keşifler ve icatlar bu süreci hazırlamış, bunun sonunda da "karanlık çağ" olarak değerlendirilen Orta Çağ'ın sonuna gelinmiştir. Deney ve gözlem, aklın uygulama araçları olarak bu dönemde bilimsel yöntem ilkeleri biçiminde ortaya çıkmış ve doğa bilimlerinde önemli gelişmelere kaynaklık etmiştir.

 Dinde meydana gelen yenileşme hareketleri de, dinsel düşüncenin giderek geriletilmesi ve Aydınlanmacılıkla birlikte kuruculuk ve egemenlik gücünü kaybetmesiyle sonuçlanmıştır. Rönesans ve reformlarla başlayan bu gelişmeler, aydınlanmacılıkla doruğuna varmış ve buradan itibaren Modernite denilen sürecin oluşumunu hazırlamıştır. Bu süreç aydınlamacılıkta ifadesini bulan köklü bir zihin değişikliği anlamına gelmektedir.
           
 Newton ve Kopernik ile tüm bir evren-dünya kavrayışı değişime uğramış, Descartes ve Kant gibi isimlerle bu değişen zihniyetin felsefi düşüncesi geliştirilmiştir. Avrupa yaşanan endüstri devrimi de bu sürecin maddi temelini oluşturmaktadır. Yeni ve bambaşka toplumsal ve ekonomik ilişkiler içerisinde yaşamaya başlayan insanlar, ortaya çıkan yeni düşünce biçimleriyle dünyaya bambaşka gözlerle bakmaya başlamışlardır. Bunun sonucunda modern yaşamın temelleri atılmıştır. 1789 Fransız İhtilâli’nin temelinde, Fransız aydınlanmacılığının belirleyici bir etkisi vardır.

28 Aralık 2013

İyi Yönetim

Seçtiğimiz apartman yönetimi, muhtarlık, belediye, merkezi iktidar vb. vekalet verdiklerimiz tarafından iyi yönetiliyor muyuz?

 
İyi Yönetim;
Risk Yönetimi esaslı bir yapı içinde 
- Sorumlu,
- Hesap verebilir,
- Adil,
- Şeffaf olmalı. 
 
(OECD Kurumsal Yönetim İlkeleri Rehberi) 

02 Aralık 2013

Tek Kolu Olmayan Aikidocu Burakito




    Japonya'da Burakito adında bir çocuk on yaşlarındayken bir trafik kazası geçirmiş ve sol kolunu kaybetmiş. Oysa çocuğun büyük bir ideali varmış. Büyüyünce iyi bir aikido ustası olmak istiyormuş.


    Sol kolunu kaybetmekle birlikte, bu hayali de yıkılan çocuğunun büyük bir depresyona girdiğini gören babası, Japonya'nın ünlü bir aikido ustasına gidip yapılacak bir şeyin olup olmadığını sormuş...

   Hoca: "Getir çocuğu, bir bakalım" demiş.

   Ertesi gün baba-oğul varmışlar hocanın yanına... Hoca çocuğu süzmüş ve: "Tamam" demiş.. "Yarın eşyalarını getir, çalışmalara başlıyoruz."

   Ertesi gün çocuk geldiğinde hocası ona bir hareket göstermiş ve "bu hareketi çalış" demiş.

   Çocuk bir hafta aynı hareketi çalışmış... Sonra hocasının yanına gitmiş. "Bu hareketi öğrendim, başka hareket göstermeyecek misiniz?" diye sormuş.

   Hocanın cevabı: - "Çalışmaya devam et" olmuş...

   2 ay, 3 ay, 6 ay derken çocuk okuldaki bir yılını doldurmuş... Çocuk bu bir yıl boyunca hep o aynı hareketi tekrarlamış.

    Hocanın yanına tekrar gitmiş: "Hocam bir yıldır aynı hareketi yapıyorum. Bana başka hareket göstermeyecek misiniz?"

   - "Sen aynı hareketi çalış oğlum. Zamanı gelince yeni harekete geçeriz..."

   2 yıl, 3 yıl, 5 yıl derken çocuk aikidoda onuncu yılını doldurmuş.

   Bir gün hocası yanına gelip "Hazır ol! " demiş... "Seni büyük turnuvaya yazdırdım. Yarın maça çıkacaksın!"

   Delikanlı şok olmuş... Hem sol kolu yok hem de aikido da bildiği bir tek hareket var.

   Ünlü aikidocuların katıldığı turnuvada hiçbir şansının olmayacağını düşünmüş; ama hocasına saygısından ses çıkarmamış.

    Turnuvanın ilk günü Burakito ilk müsabakasına çıkmış. Rakibine bildiği tek hareketi yapmış ve kazanmış. Derken... ikinci, üçüncü maç... çeyrek, yari final ve final...

    Finalde delikanlının karşısına t
am bir üstat olan ülkenin son on yılının yenilmeyen şampiyonu çıkmış.  Burakito dayanamayıp hocasının yanına koşmuş... "Hocam hasbelkader buraya kadar geldik ama rakibime bir bakın hele... Ben de ise bir kol eksik ve bildiğim tek bir hareket var... Bu kadar bana yeter... Bari çıkıp da rezil olmayayım, izin verin turnuvadan çekileyim..."

   - "Olmaz" demiş hocası. "Kendine güven, çık dövüş. Yenilirsen de namusunla yenil."

   Çaresiz çıkmış müsabakaya. Maç başlamış. Burakito yine bildiği o tek hareketi yapmış ve tak!.. Yenmiş rakibini şampiyon olmuş. Kupayı aldıktan sonra hocasının yanına koşmuş:

   - "Hocam nasıl oldu bu iş? Benim bir kolum yok ve bildiğim tek bir hareket var. Nasıl oldu da ben kazandım?"

   - "Bak oğlum 10 yıldır o hareketi çalışıyordun. O kadar çok çalıştın ki, artık yeryüzünde o hareketi senden daha iyi yapan hiç kimse yok. Bu bir.

   İkincisi de o hareketin tek bir savunması vardır. Onun için de rakibinin senin sol kolundan tutması gerekir!.."

   Bunu anlatan kişi bir de şunu eklemiş: "İnsanların eksiklikleri bazen, aynı zamanda en güçlü tarafları olabilir: Ama yeter ki bu eksiklik kafalarda olmasın!..

Hiç Kimse Görmek İstemeyen Biri Kadar Kör Olamaz!

  Yatırıldığı akıl hastanesinde ölü olduğuna inanan, bu nedenle de yemek yemeyen ve hiçbir yaşamsal faaliyete katılmayan bir akıl hast...