19 Kasım 2013 Salı

Kuşların Hükümdarı Simurg (Zümrüdü Anka)

Efsaneye göre Simurg (Zümrüdü Anka), bilgi ağacının dallarında yaşar ve akıllara gelebilecek her şeyi bilirmiş. Öyle ki, bütün kuşlar ona inanır, başları sıkıştıkça Simurg’un kendilerine yardım edeceğini, onları hep zor durumlardan kurtaracağını düşünürlermiş.

Zümrüdü Anka, öleceğini hissettiği zaman kendisine ağacın kuru dallarından bir yuva yapar ve hiçbir zaman ne olduğu anlaşılmayan bir yapışkanla yuvayı sıvar, yuvanın içinde ölümü beklermiş. Ta ki güneş bütün görkemiyle ortaya çıkıp, kuru dalları yakıncaya kadar… Simurg oluşturduğu yuvada yanarak ölür ve küllerinden yeniden doğarmış.

Bu kısır döngü sürerken, kuşların başına bir gün öyle bir talihsizlik gelmiş ki, Simurg’tan yardım istemeye karar vermişler. Ama birden Simurg’un uzun süredir hiç görünmediğini fark ederler. Öyle çok beklerler ki yuvasından çıkıp havalanıp kendilerinin bulunduğu bölgeye geleceği anı... Simurg bekle bekle gelmeyince de sonunda umutları kaybolur. Tam her şeyin bittiğini düşündükleri bir anda, çok uzaklardaki bir ülkede, Simurg’un kanadından bir tüy bulunduğu haberi gelir. Umutları yeniden yeşeren bütün kuşlar, birlik olup Simurg’un yuvasına gitmeye karar verirler.

Ancak Simurg’un yuvası, etekleri bulutların üstünde olan, görkemli Kaf Dağı’nın tepesindedir. Oraya ulaşmak için, yedi dipsiz vadiyi geçmek gerekmektedir. Bu vadiler öyle zorludur ki, yolda bir sürü kuş kaybolur.

1. Vadi: İrade vadisi
Burası kuşlar için bir cennettir. Aradıkları her şeyi irade vadisinde bulurlar. Bir anda her şeyi isteyebileceklerini fark ederler. Sınırlar yoktur. Zevke, sefaya, bütün emellerine kavuşabileceklerdir. İnsanları anlatan masallardaki gibi; çalışmadan, uğraşmadan mevki makam sahibi bile olabileceklerdir. Öyle çok kuş vadinin sihrine kapılır, öyle çok şey ister ki, bu vadide bir sürü kayıp verilir.

2. Vadi: Aşk vadisi
Vadiye girince bütün kuşların gözünü bir sis kaplar. Gördükleri biçimsiz şekilleri, taşları, odun parçalarını, birer sülün, birer kuğu sanarlar. Gözleri kör olmuştur. Kapılırlar, sürüklenirler ve gözden kaybolurlar.

3. Vadi : Cehalet vadisi
Bu vadide her şey çok güzel gelir gözlerine. Simurg kuşunu bile unuturlar. Nereye gittiklerinin hiç bir önemi yoktur. Orada da gökyüzü, burada da gökyüzü… İlginç nesneler görürler, ancak ne olduğunu sorgulamazlar. Önemsemedikçe düşünmemeye başlarlar. Düşünmedikçe unuturlar, unuttukça yükleri hafifler ve artık amaçsızca gülümsemeye başlarlar.

4. Vadi: İnançsızlık vadisi
Vadiye girdiklerinde birden her şey anlamını yitirir. Simurg’u bulmanın hiç bir şeyi değiştirmeyeceği inancına kapılırlar. Kesin öleceklerini iddia edenler, Simurg’un çözüm bulamayacağını söyleyenler, bu kadar yolu boşa geldiklerini, emeklerinin boşa gittiğini düşünenler vardır. Kanadı yaralanan bir kuşun aşağıya düştüğünü, hepsinin başına aynı şeyin geleceğini bağıra bağıra söylerler. Tüm bu olanlardan sonra kuşların birçoğu yolu tamamlayamayacaklarını ya da tamamlasalar da hiçbir işe yaramayacağını söyleyip geri döner.

5. Vadi: Yalnızlık vadisi
Vadiye giren bütün kuşları korku salar. Bulundukları yerde sadece kendileri varmış gibi endişeye kapılırlar. Acıkan sadece kendi karnının doymasını düşünür. Tek başına avlandığı için de başarılı olamayıp daha büyük hayvanlara yem olur. Her biri kendi başına hareket etmeyi seçer ve yönünü tek başına bulmaya çalışır. Kendilerini kimse yokmuş gibi, yapayalnız hissederler. Milyonlarca kuşun aynı amaç için uçmakta olduğu akıllarının ucundan bile geçmez.

6. Vadi: Dedikodu vadisi
Kuşlar, vadiye girdiklerinde her köşesinde fısıltılar duyulmaya başlarlar. En arkadaki kuş, Simurg'un yeniden doğuşta tüylerinin yandığını söyler. Öndeki kuş bunu duyar ve yanan tüylerin tekrar çıkmadığını söyler. Bir öndeki kuş bunu duyar, yanan tüyleri çıkmadığı için Simurg’un gizlendiğini söyler. Bir öndeki kuş bunu duyar, morali bozuk olduğu için Simurg’un, saklanırken, onu görenlere zarar verdiğini söyler. Daha öndeki kuş bunu duyunca, herkese zarar veren Simurg’un, dayanamayıp kendini öldürdüğünü söyler. En öndeki kuşa, gitmeye gerek kalmadığı, Simurg’un toprak olduğu bilgisi gelir. Bir çok kuş söylentilere inanarak geri döner.

7. Vadi: Ben vadisi
Bütün kuşlar ‘’Ben’’ vadisine girer girmez, içlerinde değişik bir his uyanır. Kimi diğer kuşun kanadını eleştirmeye başlar, bir diğeri her şeyi bildiğini iddia eder. Yanlış yoldan gidiliyor diye kargaşa çıkar. Her kafadan bir ses çıkmaktadır. Herkesin fikri vardır ve hepsi de söyleyen için doğrudur. Sanki milyonlarca farklı yol varmış gibi… Hepsi en önde lider olmak ister, öne geçmek için birbirlerini ezip dururlar. Ta ki vadiden çıkana, “Ben”den uzaklaşana dek…

Ve nihayet vadiden Kaf Dağı’na vardıklarında, dünyadaki bütün kuşlardan geriye sadece otuz tanesi kalır. Zorlu vadilerden geçen bu otuz kuş, yuvaya vardıklarında Simurg'un (Zümrüdü Anka) “otuz” demek olduğunu öğrenirler. Yani kalan kuşların hepsi Simurg’tur. Kurtarıcı, bilge, mükemmel kuş; bu yedi vadiyi geçen kuşların tamamıdır.

İradesine hakim olan, körü körüne bağlanmayan, düşünen, kendini geliştiren, kendine ve başaracağına inanan, hep birlikte hareket edilmesi gerektiğini bilen, yalnız olmayı tercih etmeyen, dedikodu yapmayan ve en önemlisi egosunu eğiten kuşlar Simurg’tur.


Bir başka versiyonu;
Kuşların hükümdarı olan SİMURG, Kaf Dağı‘nın üzerindeki tepede bilgelik ağacının dallarında yaşar, kuşlar dünyasına hükümdarlık edermiş. Ne zaman kuşlar dünyasında bir sorun çıksa uçar gelir bütün sorunları çözer ve bilgelik ağacına geri dönermiş. Yani kuşlar dünyasında kuşlar onun varlığı ile huzur içinde yaşarlarmış. Fakat bir dönem gelmiş ki kuşlar dünyasındaki yaşam adeta bir zindana dönmüş. Sıkıntıların, huzursuzlukların, adaletsizliklerin ardı arkası gelmez olmuş. 


Bunun üzerine SİMURG‘a haber salınmış, SİMURG‘un adaletli kararları beklenmeye başlanılmış. Bir gün, üç gün, beş gün fakat ne gelen var, ne giden! İçlerinden bazıları Simurg‘dan umudu kesmiş, bazılarıysa "Eğer SİMURG var olsaydı gelir bu sorunları çözerdi, demek ki yok." diyerek beklemekten vazgeçmişler. Derken uzak ülkelerdeki kuş sürülerinin o güne dek görmedikleri bir kuş tüyü bulduklarını öğrenmişler. Bunun üzerine kuşlar bu tüyün krallarına ait olduğunu ve onun yaşadığını düşünmüşler. 

İçlerinden birkaç akıllı kuşun önerisiyle "madem ki o gelmiyor, biz ona gidelim" düşüncesinde birleşerek yeryüzünün bütün kuşları Kaf Dağı‘na doğru kanat çırpmaya başlamışlar. Günler geçmiş aradan... Yol uzak mı uzak! Uzun yola dayanamayanlar çeşitli gerekçelerle birer ikişer sürüden ayrılmaya başlamışlar. 

Önce bülbül dönmüş geriye. Tüylerinin bozulduğunu fısıldamış sitemle, oysa ki bu tüylerinden dolayı kafeslere kapatılıyormuş hep. Turna "ben olmasam aşıklar nasıl ulaşır sevdiklerine" demiş. Kartal yükseklerdeki krallığını bırakamamış, balıkçıl kuşu bataklığını. Baykuş viraneleri özlemiş ve hep birlikte geri dönmüşler. 

Kaf Dağı‘na ulaşmak için yola çıkanlardan çok az sayıdaki kuş canla başla kanat çırpmaya devam etmişler. Yolun sonunda "yedi tükenmez vadiden" geçiliyormuş. Ve nihayet beş vadiden geçtikten sonra gelen Altıncı Vadi "yok oluş" ve sonuncusu "ölümsüzlük" vadisine vardıklarında bütün kuşlardan geriye sadece otuz kuş kalmış. 

Bütün güçleriyle bu vadiyi de aşmışlar ve Kaf Dağı‘nın tepesindeki bilgelik ağacına ulaşmışlar. Ve bilgelik ağacından öğrenmişler ki SİMURG "Otuz Kuş" demekmiş. Hepsi ve her birisi birer "SİMURG"muş. 

Nur Yüzlü İhtiyar Kuyumcuda

Nur yüzlü ihtiyar bir adam şeyh edasıyle kuyumcuya girdi.  Kuyumcu saygıyla karşıladı. İhtiyar dedi ki: -Ben senin sevabınım..! Kuyumcu güld...