4 Temmuz 2020 Cumartesi

Kobra Etkisi




İngilizler Hindistan’da egemenliği ele geçirirler ancak çok büyük bir sorunla karşılaşırlar. O dönemde bölgede çok fazla kobra yılanı vardır ve İngiliz askerleri büyük zayiat vermeye başlarlar.

Bunun üzerine İngiliz Hükümetinin aklına dahiyane bir fikir gelir. Her bir ölü KOBRA yılanı getirene 1 STERLİN verileceği duyurulur.

Bunun üzerine halk kobra yılanlarını öldürmeye ve öldürdükçe sterlinleri toplamaya başlar.

Kampanya sonucunda doğada yılan azalır ve ölümler oldukça düşer. Ancak gelirleri azalan Hintliler aykırı bir strateji geliştirerek kobra yılanı üretim çiftlikleri kurmaya başlarlar. Böylece sterlinleri toplamaya devam ederler.

Öyle bir zaman gelir ki, İngiliz Hükümeti düşündüğünden çok daha fazla maliyeti nedeniyle kampanyayı sona erdirilerek kobra yılanlarına ödeme yapmayı durdurulur.

Buna kızan halk, bu sefer kurmuş oldukları çiftliklerdeki kobra yılanlarını serbest bırakır ve ilkinden çok daha kötü sonuçların ortaya çıkmasına neden olur.

Bu olay, KOBRA ETKİSİ olarak da tanımlanmaktadır. Yani bir sorunu düzeltmek için bulunan çözümün, problemi daha da içinden çıkılamaz haline getirmesi durumu.

Siz de zaman zaman bu durumu yaşıyorsunuz değil mi?

2 Temmuz 2020 Perşembe

Şekillendirme


Bir Alman, bir İtalyan, bir Fransız ve bir İngiliz aralarında köpeğe hardal yedirmek konusunda iddiaya tutuşurlar.
Alman önceliği alır, hardalı topak yapar ve köpeğin ensesinden tutarak zorla ağzına tıkar... Hayvanın ağzı yandığı için hardalı yemez ve çıkarır...
İtalyan hemen atılır, öyle olmaz der ve hardalı makarna şeklinde ufak parçalar halinde bölerek, köpeğe yedirmeğe çalışırsa da hayvanın ağzı yine yandığından o da başaramaz...
Fransız da, konuya kendi açısından yaklaşarak, hardalı önce sulandırıp, sos olarak köpeğe yedirmek için uğraşırsa da bu uygulama ile de bir sonuç alamaz...
Sıra İngilize geldiğinde, İngiliz, önce köpeği okşayarak yanına çeker, sırtını sıvazlar, sonra, hardalı topak yaparak hayvanın poposuna yapıştırır. Köpek ardı yandıkça başlar hardalı yani arkasını yalamaya, kısaca, canı yandıkça yalar, yandıkça yalar ve sonuçta yalaya yalaya hardalı bitirir...

Akıllı ülkeler, hedef ülkeleri istedikleri çizgide tutabilmek için onlara hardalı öyle yedirirler ki, o ülkeler neyi yediklerinin (?) farkına vardıklarında iş işten çoktan geçmiş olur!

Öğrenme psikolojisinde en akıllı yol, söylenilmek istenileni, yine kendi hasmına söyletebilmek- yedirebilmektir... Ancak bunu yaparken de amaçlanan görüşü, hasmın kendi görüşü haline getirmek hünerini gösterebilmektir... Kısaca sonuca ulaşıldığında, hasım neyi yediğinin farkına bile varmamalıdır...

28 Haziran 2020 Pazar

Halil İbrahim Bereketi


Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış.
Büyüğü Halil.
Küçüğü ise İbrahim...
Halil, evli çocuklu.
ibrahim ise bekârmış...
Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin...
Ne mahsul çıkarsa, iki pay ederlermiş.
Bununla geçinip giderlermiş...
Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı.
ikiye ayırmışlar.
İş kalmış taşımaya.
Halil, bir teklif yapmış :
İbrahim kardeşim; Ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle.
Peki, abi demiş İbrahim...
Ve Halil gitmiş çuval getirmeye... .
O gidince, düşünmüş İbrahim:
Abim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine
Böyle demiş ve
Kendi payından bir miktar atmış onunkine...
Az sonra Halil çıkagelmiş.
Haydi İbrahim. demiş, önce sen doldur da taşı ambara.
Peki abi.
İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşer yola.
O gidince, Halil düşünür bu defa:
Der ki:
Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var.
Ama kardeşim bekâr.
O daha çalışıp, para biriktirecek. Ev kurup evlenecek.
Böyle düşünerek,
Kendi payından atar onunkine birkaç kürek.
Velhasıl, biri gittiğinde, öbürü, kendi payından atar onunkine.
Bu, böyle sürüp gider.
Ama birbirlerinden habersizdirler.
Nihayet akşam olur.
Karanlık basar.
Görürler ki, bitmiyor buğdaylar.
Hatta azalmıyor bile.
Hak teala bu hali çok beğenir.
Buğdaylarına bir bereket verir, bir bereket verir ki...
Günlerce taşır iki kardeş, bitiremezler.
Şaşarlar bu işe...
Aksine çoğalır buğdayları.
Dolar taşar ambarları.
Bugün "Bereket" denilince, bu kardeşler akla gelir.
Bu bereketin adı: Halil İbrahim bereketidir.

Nur Yüzlü İhtiyar Kuyumcuda

Nur yüzlü ihtiyar bir adam şeyh edasıyle kuyumcuya girdi.  Kuyumcu saygıyla karşıladı. İhtiyar dedi ki: -Ben senin sevabınım..! Kuyumcu güld...